FİLM İNCELEMESİ #13: THE HATEFUL EİGHT / QUENTIN TARANTINO


Onuncu filminin ardından film çekmeyi sonlandıracağını açıklayan Quentin Tarantino'nun 8. filmi olan "The Hateful Eight", western türü üzerinden Amerika'nın ırkçılık sorunu, Tarantino'nun kendine özgü espri anlayışı ve diyalogları üzerinden ele alınıyor. Film müzikleri, fazla aşırıya kaçmadan filmin bütününe yedirilen şiddet sahneleri, son ana kadar ne olacağını beklemenin verdiği gerilim ve heyecan ile başarılı oyunculuklar bu filmi "izlenmesi gerekenler" arasına iten en önemli etkenler.

KARDAKİ İSA VE YOLCULAR


Başlık biraz garip gelmiş olabilir ama açıklayacağım merak etmeyin. Beş bölümden oluşan filmin açılış kısmında, tamamen karla kaplı doğada yol alan bir at arabası görüyoruz. Öylesine hızlı gidiyor ki bir yere yetişmeye çalıştığı kesin, sonradan öğreniyoruz ki yaklaşan fırtınadan kaçmak amacıyla yakınlardaki bir hana ulaşmaya çalışıyor. İşte bu esnada arabadakilerin hiç önemsemediği ama izleyicinin adeta gözüne sokulan bir çarmıhtaki İsa figürü çekiyor dikkati. Elbette Tarantino böyle bir şeyi boşuna yapmamıştır diyerek üzerinde düşünmeye başladım. Şöyle söyleyeyim, açılış sahnesindeki çarmıhtaki İsa, bir anlamda suçun, günahın ve vahşetin habercisi gibi kullanılmış. Hz. İsa'nın çarmıha nasıl ve kimler tarafından gerildiğini düşündüğümüzde, benzer bir vahşete, günahkarlığa ve acımasızlığa gönderme yapılıyor.

Senin dezavantajlı olman, hiç kaybetmek istemeyeceğim bir avantaj.

Film her ne kadar beş bölümden oluşuyor olsa da, temelde iki bölümden oluşuyor: Karda yolculuk ve Minnie'nin tuhafiyesi. Yolculuk esnasında, her biri farklı sırlarla dolu, anti-kahraman olarak tabir edebileceğimiz türden ilk dört karakteri tanıma fırsatımız oluyor. Kelle avcısı, John Ruth, yanındaki kanun kaçağı ve filmin tek kadın karakteri olan Daisy Domergue, eski kuzey ordusu mensubu ve şimdilerde kelle avcılığıyla ün salmış Binbaşı Marquis Warren ve son olarak yolcuların nihai hedefi olan Red Rock adlı kasabaya yeni şerif olarak atandığını söyleyen, eski güney ordusu mensubu Chris Mennix. Filmde Amerikan tarihi ve ırkçılık konusunda çok fazla gönderme bulunuyor. Özellikle "Karda yolculuk" olarak tabir ettiğim bu kısımda Warren ile Mannix arasında hararetli bir siyasi tartışma yaşanıyor. Filmi izlemeden önce veya izledikten sonra en azından bahsedilen konularda araştırma yapmanız, daha anlamlı hale getirecektir. Eğer bu diyalogları anlamazsanız, film sıkıcı gelebilir ve dolayısıyla beğenmedim deyip kestirip atabilirsiniz, benden söylemesi. :)

MİNNİE'NİN MEKANI


Yani, sen inanmakta zorlandığın için donarak ölmeli miyim?

Tarantino, filmle ilgili verdiği bir röportajda, filmde tıpkı bir satranç ustası gibi davrandığını söylemiş. Olaylar yavaş yavaş ve sindire sindire gelişiyor, her şey rayına oturduğunda ise artık olacakları kimse durduramıyor.

Dört yolcu, nihayet Minnie'nin Tuhafiyesi olarak adlandırılan yere ulaşıyorlar ve bu esnada fırtına şiddetini yavaş yavaş göstermeye başlıyor. Minnie ve orada çalışan aşina yüzler yerine hepsi erkek olan dört kişiye rastlıyorlar. Bunları da sizlere takdim edeyim: Oswaldo Mobray, Red Rock ve çevresinin celladı olduğunu iddia ediyor. General Sanford Smithers, ünü her yana yayılmış, eski güneyli bir komutan. Noel için annesini ziyarete gittiğini iddia eden Joe Gage ve bir de Minnie'nin mekana göz kulak olması için kendisini görevlendirdiğini iddia eden, kaba saba, Meksikalı Bob.



Tarafsız olmadan verilen bir hüküm, her zaman adil olmamak tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Fırtınanın şiddetini iyice arttırmasıyla birlikte, bu sekiz kişi mekanda adeta kapana kısılıyorlar ve yavaş yavaş birbirleri hakkında daha fazla şey öğrenmeye başlıyorlar. Özellikle Warren ve Ruth, haydutları avlamakta usta kişiler olarak, mekandaki farklılıklardan ve karşılarındaki yüzlerden fazlasıyla işkilleniyorlar. Minnie'nin mekanında geçirilen sürede, bir süre bir polisiye roman havası oluşuyor. Birbirine şüpheyle bakan ve zaman zaman da sorgulayan karakterler, herkesin sakladığı bir sırrının olması ve bunun yarattığı merak heyecanı ciddi manada arttırıyor. Kişilerin bir mekanın içinde kapalı olması ve onlardan başka kimsenin olmaması bana Agatha Christie'nin "On Küçük Zenci" romanını anımsattı. Peki bu kişilerin hepsi mi yalan söylüyor? Yoksa aralarında masum olanlar var mı? Red Rock'a ulaşmaları mümkün olacak mı? Bütün bu adamlar neden bir araya geldi ve sonunda ne olacak? soruları sürekli kafanızı kurcalıyor ve cevaplarını öğrenmek için gerçekten sabırlı olmanız gerekiyor.

AMERİKA'NIN EN ÖNEMLİ SORUNU: IRKÇILIK

Filmde, Amerikan tarihi ve ırkçılık sorunundan derinlemesine bahsedildiğini söylemiştim. Bu konunun bir Western türü üzerinden ele alınması ise bana kalırsa çok anlamlı olmuş. Daha önce Django filminde de benzer göndermeler yapılmış olsa da, ırkçılık konusu diyaloglar üzerinden çok daha derinlemesine ele alınmış. Bu yolla Tarantino, ırkçılığın Amerikan tarihindeki en önemli sorunlardan biri olduğunu ve günümüzde de aynı sorunun devam ettiği sonucuna varmak istemiş diyebiliriz.



Ama bilirsin, görünüş aldatıcı olabilir.

Filmde yine kanlı ve vahşi olarak tabir edilebilecek sahneler bulunsa da, çok rahatsız edici düzeyde değil. Buna karşın yine rahatsız olanlar çıkabilir, sonra uyarmadı demeyin. Tarantino'nun bu filmi "spaghetti western" olarak tabir ediliyormuş ancak ben bütünüyle öyle olduğunu düşünmüyorum. Pek çok yönüyle bu türe benzerlik gösteriyor olsa da özellikle ünlü oyunculardan kurulu olması durumu biraz karıştırıyor. Buna karşın çok hakim olmadığım çekim teknikleri ve müzikleriyle, geçmişteki baş yapıtlara doğru tabirle "şapka çıkarıldığı" ve bir nevi anma gerçekleştirildiği yorumları yapılıyor eleştirmenler tarafından. Hatta öyle ki, Türkiye'de bu filmi izleyen çoğu insanın gerçek anlamda izlemiş olmayacağı ve filmi gerektiği kadar anlamayacağı yorumunu yapanlar da mevcut.



Siyahların tek güvende oldukları zaman, beyazların silahsız oldukları zaman.

Bu konularda kesin bir yargıda bulunamayacak olmakla birlikte, filmi genel olarak beğendiğimi ve sadece en iyi müzik dalında önemli ödüller almasının beni üzdüğünü söyleyebilirim. İmdb'de verilen 7.9 puanı da açıkçası izledikten sonra beni tatmin etmedi. Tarantino'ya has ince espriler, diyaloglar, çekim teknikleri, gerilim, heyecan ve nihayetinde vahşet derecesinde olmasa da beklenmedik anlarda gerçekleşen "patlamalar" bu filmi fazlasıyla izlenebilir hale getiriyor. Genel olarak Tarantino filmlerine aşina değilseniz, diyaloglardan, kanlı sahnelerden ve kimi zaman rastladığımız bel altı konuşmalardan hoşlanmıyorsanız bu film pek size göre değil.

Ben filmden beklediğimi aldım, sizin de bu tadı almanızı ve Tarantino farkını yaşamanızı isterim açıkçası. İzlemeye karar verdiyseniz, tek bir tavsiyem var, sabırlı olun. :)

FİLM MÜZİĞİ







FİLM İNCELEMESİ #13: THE HATEFUL EİGHT / QUENTIN TARANTINO FİLM İNCELEMESİ #13: THE HATEFUL EİGHT / QUENTIN TARANTINO Reviewed by Ne Okudum Ne İzledim on Eylül 08, 2016 Rating: 5

24 yorum

  1. Yazını okurken filmi tekrar izlemiş gibi oldum. Ben çok beğenerek izlemiştim özellikle Samuel L.Jackson'ın o uzun şömine önü sohbetlerini :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir his yaratmasına sevindim, o kısım gerçekten çok iyiydi, genel olarak diyaloglar iyi zaten, Samuel L. Jackson'ın oyunculuğu da mükemmel hale getirmiş diyebiliriz herhalde. :)

      Sil
  2. Tarantino'nun rezervuar köpekleri adlı filmini izlemiştim.Çok değişikti valla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani düşündüm düşündüm o film için bende başka tabir bulamadım, gerçekten değişik. :D Genel olarak çok farklı bir tarz zaten Tarantino filmleri, beni çok eğlendiriyor ve şaşırtıyor genel olarak. Müzikleri de ayrı bir güzel nedense, özellikle Kill Bill tam bir efsane mesela. :)

      Sil
  3. Ya anlatım dilin ne kadar fevkalade Serhat.Ben senin sayende eskiden seyredemediğim kadar film izleme ihtiyacı hissediyorum.Vahşetli bölümleri atlarım.Ama sanırım yarın, dingin bir zihinle kalkıp, seyredeyim inşallah. Yorumların daha çabuk anlamamı sağlayacak.Irkçılık ne kadar büyük sorunlar yaratmış dünyanın hemen her yerinde.Belki sırf film müziğine ödül verilmesi işlerine gelmeyen yanlı jüri yüzündendir.Kalemine , emeğine sağlık Serhat.Selam ve sevgiler oğlum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel Ece Abla, daha önce Quentin Tarantino filmi izleme fırsatın oldu mu bilmiyorum ama tarzı baya farklı, yani alışılmış her kelimesi anlamlı film diyalogları yok, aynı şekilde filmlerinin de net bir çizgisi yok, her an her şey olabilir, her şey beklenebilecek bir yönetmen. :)
      İzlerken bunları göz önünde bulundurmak gerekiyor, ayrıca yazıda değinmemişim yaklaşık 3 saat sürüyor. Hassasiyetlerini az çok bildiğim için bilgilendireyim dedim, dilerim keyif alırsın. Selamlar, sevgiler. :)

      Sil
  4. Gösterimde olduğu sırada yanlış hatırlamıyorsam buna gitmeyip Ip Man 3'e gitmiştim. Afiş benim dikkatimi çekmişti ve izlemeyi düşünüyordum da bir türlü sayfayı açıp play tuşuna tıklamadım. Ağır filmler kaliteli oluyor zaten (örn: Son Şövalyeler) izlerim bir ara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sinemada izleyememiştim ne yazık ki, çok daha keyifli olurdu bu film halbuki sinemada. Umarım beğenirsin Semih, örnek verilebilecek çok film var, iyi seyirler diyeyim ben peşinen. :)

      Sil
  5. Araya bir antrakt, işte bu şekilde izlerim, merak ettim zira Serhat.Ayrıca beni tanıman çok mutlu etti ve hassasiyetin...Sevgiler oğlum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim Ece Abla, biraz geç dönüş yapabildim, dilerim hoşuna gitmiştir, sevgiler. :)

      Sil
  6. tam Tarantino'ya göre bütün filmlerini izledim ama bunu seyredemedim daha bayramda vakit bulursam izlemek istiyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka izleyin derim öyleyse, teşekkürler. :)

      Sil
  7. Bende fırsat bulup izleyemedim. İzleyicekler listesine eklemeliyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de ekleyin, hele Tarantino'ya aşinalığınız varsa beğenerek izlersiniz muhtemelen. :)

      Sil
  8. Izleyeli çok olmadi daha. Tarantino esimle en sevdigimiz yönetmen. Defalarca izleriz filmlerini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim, ben de çok seviyorum tarzını. :)

      Sil
  9. Merhaba, çok uzun bir film incelemesiydi. Filmi izlemiş kadar olduk. Film galiba ufaktan bilinçaltı ögeler de içeriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmin kendisi uzun ve hakkında söylenebilecek çok şey olunca uzun oluyor haliyle. Günümüzde bilinç altı öge içermeyen kaç tane film var diye sormak lazım aslında, mutlaka içeriyordur. :)

      Sil
  10. Oovv alıntılar çok güzel! Tez zamanda izleyeyim inşallah. Yine kaliteli bir yazı olmuş. Eline sağlık erenler ve bayramın mübarek olsun ⭐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin de bayramın mübarek olsun, belli yerlerde bel altı konuşma ve sahneler mevcut, senin de o tarz şeylere dikkat ettiğini biliyorum, bilgin olsun, onun dışında iyi seyirler dileyeyim, teşekkür ederim. :)

      Sil
  11. Irkçılığı eleştiren filmler favori filmlerimdir.Bu filmi anlatım şeklin çok iyi olmuş henüz izlemenistim filmi izleyeceğim kalemine sağlık. Hayırlı Bayramlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, iyi seyirler beğenirsin umarım, iyi bayramlar. :)

      Sil
  12. The Hateful Eight incelemeniz çok güzel olmuş, bence de IMDb puanı düşük, istediğim tek şey katil kim mevzusunun azıcık uzamasıydı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarantino filmlerini izlerken nedense hiç bitmesin istiyorum, beni çeken farklı bir tarzı var. Ben de uzamasını isterdim bazı bölümlerin. Ancak Tarantino'nun satranç benzetmesine göre filmi tam olması gerektiği şekilde işlemiş ve bitirmiş görünüyor. Mümkün olduğu kadar doğru hamlelerle ve tam yerinde bitirici vuruşu yaparak. :)

      Sil