KİTAP İNCELEMESİ #17: AŞK VE SAVAŞIN ŞARKISI - DINAH JEFFERIES


"Aşk ve Savaşın Şarkısı" romanı, ismi ilk okunduğunda her ne kadar sadece bir aşk romanı izlenimi veriyor olsa da okuyanlara bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Sürprizlerle dolu, etkileyici, sürükleyici ve tarihteki önemli politik, ekonomik ve sosyal olaylara bir bakış atmamızı, o dönemdeki insanları nasıl etkilediğini görmemizi sağlıyor.

HİNT OKYANUSUNUN İNCİSİ SEYLAN'DA AŞK VE SAVAŞIN HİKAYESİ

"Yaşama Açılan Penceredir Kitap" etkinliğinde hediye edilen kitapları okumaya devam ediyorum. "Aşk ve Savaşın Şarkısı" Nemesis Kitap tarafından hediye edilmişti. İlk elime aldığımda ciltli baskısı ve kapak tasarımı dikkatimi çekmişti. Romanın yazarı Dinah Jefferies'i daha önce okumamış olmam ve tür olarak "aşk" konulu kitaplara mesafeli olmam sebebiyle biraz ön yargılı yaklaştığım kitabı okuduktan sonra düşüncelerim bütünüyle değişti. Yazım dili, baskısı, çevirisi, tasarımı ve kurgusu ile çok güzel bir kitap okuduğum kanaatindeyim.

Çocuklar bunu yapardı. Bir an öyle sevgi dalgaları yayarlar ki sizi sersemletir ve nefesinizi keserlerdi, sonra bir bakardınız ki bütün dertleri jöleli bisküvi veya büyük tuvalet ihtiyaçları.

Roman, günümüzde Sri Lanka olarak bilinen, "Hint Okyanusunun İncisi" olarak adlandırılan, Hindistan'ın kuzeyindeki güzel bir ada ülkesi olan, Seylan'da geçiyor. Tarihte, sömürgecilik denildiğinde ilk akla gelen millet olan İngilizler, zamanında bu ülkedeki cevheri görerek buranın zenginliklerinden faydalanmaya ve yerlileri de elverişsiz şartlarda çalıştırmaya başlamışlar. Roman, baş kahramanımız Gwendolyn'in, eşi Laurance'in yanına, Seylan'a gelmesiyle başlar. Laurance, aile yadigari bir çiftlik sahibidir ve çay ekimi yapmaktadır. Seylan'ın sayılı zenginlerinden birisidir. Fakat bir süre önce eski eşini kaybetmiştir ve Gwen'in sonradan farkına varacağı üzere bu olayın etkilerini henüz üzerinden atamamıştır. 

Dünyasının yıkılmak üzere olabileceğine dair bu his, Tanrı'nın bir cezası olabilir miydi?

Aşık olduğu adamla, bambaşka bir diyarda, yepyeni bir hayata atılmanın vermiş olduğu heyecanla dolu olan Gwen, kocasının geçmişiyle yüzleştikçe bundan rahatsız olmaya başlar, kötü sürprizlerle karşılaşır ve hayatı alt üst olmaya başlar. Tüm bunların üstüne saklamak zorunda kaldığı gerçekler ve kafasını kurcalayan sorular artık dayanma gücünü son raddeye taşır. Tüm sıkıntılar karşısında en büyük destekçisi ise tuhaf bir şekilde evin kıdemli hizmetçisi Naveena adındanki yaşlı kadın olacaktır. 

Hepimiz hayatta doğru eşi bulacak kadar şanslı değiliz.

Gwen'in kişisel hayatının ötesinde, romanda Seylan'daki toplumsal yapı, gerilimler, sömürgeleşmenin getirdiği açlık, fakirlik ve yıkım da gözler önüne seriliyor. Bunun yanında evrensel çapta bir etki yaratan "Büyük Buhran" ekonomik krizinin etkileri bu hikayede de kendini gösteriyor. Tüm bunlar okuyanlara daha güçlü, gerçekçi, sürprizlerle dolu ve sürükleyici bir roman sunuyor. Kitabın sonuna kadar saklanan gerçekler merak unsurunu canlı tutarak hikayeye bağlanmayı kolaylaştırıyor. Yazarın dili ise çok akıcı, betimlemeler insanı yormuyor. Nemesis Kitap tarafından yayınlanan kitabın çevirisi ve düzeni de son derece başarılı.


Kimse anne olmanın, nefes kesecek kadar güzel ve ruhunu bile titretecek bir korkuyla yaşamayı gerektiren bir duygu olduğunu söylememişti. Bu iki hissin birbirine ne kadar yakın olduğunu da.


SÖMÜRGECİ ANLAYIŞ


Kitapta olayın yaşandığı dönem ve tarihsel ögelere gerçekçi bir şekilde yer verilmiş olması neticesinde bu konularda pek çok çıkarım yapma fırsatı buldum. Tabii romanı okuyanlar, sömürgeci düşünce sistemi olarak belirttiğim, insanları siyah-beyaz, zengin-fakir gibi çeşitli derecelere ve sınıflara ayıran, renkler arasında üstünlük gözeten anlayışın yaşananlar üzerindeki etkisini daha fazla anlayacaklardır. Çünkü sürpriz bir şekilde, romanın sonunda öğrendiğimiz gerçeklerin altında yatan ana sebebin o dönemde özellikle zengin batılı milletlerin benimsediği bu anlayış olduğunu görüyoruz.

Başlangıçta siyahları kırbaçlamakla ilgili olumsuz hiçbir şey düşünmedik. Onların insan olduğunu bile neredeyse hiç düşünmüyorduk, yani en azından senin benim gibi bir insan.

İnsanları ayıran, birbirinin efendisi yapan, birini diğerinden daha zengin hale getiren bu anlayış, romanımızın kahramanlarının düşüncelerini ve davranışlarını da büyük ölçüde yönlendiriyor. Gwen'in eşi Laurance, sömürgeci anlayışa tam manasıyla hizmet eden, her ne kadar merhametli gözükse de para kazanmak uğruna yapılması gerekenin bu acımasız düzenin sürdürülmesi gerektiğini düşünen birisi. Bu yönden bakıldığında Gwen'in de eşi olarak buna uygun davranması, birlikte bir çok şeyi görmezden gelmeleri gerekmekte. Hatta romanda zaman zaman Gwen'in bu anlayışı kırma çabasına ve vicdanıyla hareket etme eğilimine rastlıyoruz. Aslında kendisinin çektiği sıkıntıların altında yatan asıl sebep de vicdanını susturamaması. Sistem açısından yapılması gerekenleri yapmasına karşın vicdanına söz geçirememesi neticesinde hayatı alt üst oluyor ve gerçekler ortaya çıkana kadar da durum böyle ilerliyor.

Bu nasıl bir şey Bayan Hooper; hiçbir şey bilmeden her şeyi değiştirmek istemek?

Eminim romanı okuduğunuzda, barındırdığı aşk duygusu kadar, bu konudaki sorgulamaların ve anlatımların da çok güçlü olduğunu fark edeceksiniz. Romanın en güçlü özelliği olarak da bunu söyleyebiliriz sanırım. Tıpkı başarılı klasik eserlerde olduğu gibi olay örgüsü içerisinde pek çok noktaya değinilmiş ve tüm bunlar göze batmadan yapılmış. Bu hususta, sonuç olarak Gwen'in dramatik öyküsü kadar Seylan'ın yerli halkının ve onların nezdinde sömürgeleştirilen bütün toplumların yaşadıklarına vurgu yapılmış.

Suç ve korkuyla yaşamanın neler yapabileceğini biliyordu. Acıtıyordu. İnsanın canını fazlasıyla acıtıyordu.

SON SÖZLER

Benim üzerimde kitap beklentimin hayli üzerinde bir etki yarattı ve gerçekten çok beğendim. Dinah Jefferies'in üslubunu, yerli yazarlarımızdan Ayşe Kulin'e yakın buldum. Roman içerisinde tarihsel gerçekliklere vurgu yapılması, olay örgüsünü bozmadan tarihteki önemli olayların roman içerisine başarılı bir şekilde yerleştirilmesi yönünden de benzeşiyor iki yazar. Ayşe Kulin'in tarzına ve üslubuna aşina olduğunuzu düşünüyorsanız, bu yazara da ısınmanız çok kolay olacaktır.

Yazıya başlarken de ifade ettiğim gibi kitap her yönüyle başarılı benim gözümde. Aşk romanlarına karşı bir ön yargınız varsa, bu romanla kırmanız mümkün. Çünkü çok daha fazlasını sunuyor. Kitapla ve yazıyla ilgili yorumlarınızı merakla bekliyorum. Keyifli ve bol kitaplı günler dilerim. :)


KİTAP İNCELEMESİ #17: AŞK VE SAVAŞIN ŞARKISI - DINAH JEFFERIES KİTAP İNCELEMESİ #17: AŞK VE SAVAŞIN ŞARKISI - DINAH JEFFERIES Reviewed by Ne Okudum Ne İzledim on Ekim 05, 2016 Rating: 5

13 yorum

  1. Senin kitap yorumu ve film incelemeleri çok seviyorum.Roman tarzı çok okumuyorum aslında.Sürekli teknik kitaplar var elimde :) Senin bu kitabını not ettim,merak ettim.Okuyacağım inşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ara bende sadece bölümümle ve ilgi alanımla ilgili teknik kitaplar, araştırma eserleri vb. okuyordum. Aslında hepsine yer vermek gerekiyor, romanlardan da teknik anlamda elde edilebilecek çok şey var. Hele ki sosyal ve kişisel anlamda hayli çıkarım yapmak mümkün bana göre. Keyifli okumalar öyleyse. :)

      Sil
  2. kitabı ilk gördüğümde bana da bir aşk hikayesi gibi gelmişti. Ama öyle değilmiş yazınızla öğrenmiş oldum. Bu durumda okuyabilirim sanırım :) Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşk romanı pek okumayan biri olarak beğendim kitabı, ismi de biraz yanıltıcı olabiliyor. Ben teşekkür ederim, keyifli okumalar. :)

      Sil
  3. Tarihsel öğeli romanları pek okuyamıyorum ama çok özgün bir yorum olmuş. Neredeyse kitap hakkında kafamda bir kurgu oluştu. Ellerine sağlık. :) Film ve kitap yorumların çok etkileyici gerçekten. Alıntıları da çok sevdim ayrıca. Teşekkürler! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak tarihsel içeriği ağır basan bir roman olduğu söylenemez, asıl anlatılan olay başka fakat tarihsel öğeler çok yerinde bir şekilde yedirilmiş romana, içinde barındırıyor. Teşekkür ederim. :)

      Sil
  4. Kitabın kapağına ve adına bakınca açıkçası historical tarzında bir şeydir diye düşünmüş, biraz da üzülmüştüm. Neyse ki öyle değilmiş, çok sevindim :)
    Sırayla okuyacağım bakalım buna ne zaman sıra gelecek...
    Çok açıklayıcı ve güzel bir yorum olmuş, klavyene sağlık! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarihsel öğeler var yine ama ağır basan kısım onlar değil, çok başarılı şekilde hissettirmeden yer verilmiş diyebilirim. Teşekkürler, iyi okumalar. :)

      Sil
  5. A Ayse kulin gibiyse superdir surukleyici cekici... Anlatimindan da bunu anladim. Cok guzel bir kitap yorumu tesekkurler;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben okuduğum Türk yazarlardan en çok Ayşe Kulin ile özdeşleştirdim yazarı, birebir aynı değildir elbet ama benzer çok yön buldum diyebilirim. Ben teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. Faydalı ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu takip ederseniz sevinirim http://hastaliktakip.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  7. Yine her zamanki gibi çok güzel yorumlamışsın kitabı. Bende dün bitirdim şimdi yazısını giriyorum.
    Sevgiler

    YanıtlaSil