FİLM İNCELEMESİ #19: MAUDIE

Hayatta, sahip olduğu tüm imkanlara ve zenginliklere rağmen başarılı ve mutlu olamayan, bundan dolayı çevresindeki herkesi de mutsuz ve başarısız görmek isteyen insanların yanında, tüm olumsuzluklara ve imkansızlıklara rağmen hayata ve insanlara gülümsemeyi başaran, güzel insanlar ve onların başarı öyküleri vardır. Kanadalı halk sanatçısı ressam Maud Lewis'in hayatının bir tablo inceliğinde işlendiği bu film hayata ikinci seçenekten, farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak.

MAUDIE LEWIS'İN HAYAT HİKAYESİ

Bazı insanlar farklı olmanızdan hoşlanmıyor. 

Maud, doğuştan romatoid artrit hastası olan bir kadın. Genç yaşta annesi ve babasını kaybettikten sonra teyzesi ile yaşamaya başlar. Bir de erkek kardeşi var ancak farklı olmasından dolayı Maud'u kendisine yük olarak gördüğünden ona ilgi göstermiyor. Teyzesi ile birlikte yaşadığı hayattan bunalan Maud, yerel bir dükkanda denk geldiği hizmetçi ilanına başvurur ve kasabanın dışında balıkçılıkla uğraşan Everett adlı adamın küçük kulübesinde ev işlerini yapmaya başlar. Everett yetimhane'de büyümüş yalnız yaşayan huysuz bir adam ve Maud hastalığı yüzünden fiziksel elverişsizlikler yaşayan bir kadındır. İşler bu ikili için başlarda iyi gitmeyecek gibi görünse de Maud'un resim yeteneği kendine has hayat felsefesiyle birleşince her şey farklı bir noktaya evrilmeye başlar.

-Maud, bana resim yapmayı öğretebilir misin?

- Bunu kimse öğretemez. Resim yapmak istiyorsan, yaparsın.

Resim yapmak Maud için varlık sebebidir ve yaşadığı zorlu hayatta sığınabileceği tek limandır. Kısa süre içinde Everett'in bakımsız ve soluk kulübesinde boş bulduğu her yeri renklendirmeye, çiçek ve hayvan figürleri ile doldurmaya başlar. Böylece bu soğuk ve karanlık kulübe Maud'un zihninden taşan hayat dolu renkler ve çizimlerle sıcak bir yuvaya dönüşmeye başlar. Tesadüf eseri tanıştığı bir kadın ise Maud'un yeteneğini fark edecek ve sonrasında kulübenin camına iliştirdikleri "Satılık Resimler" yazılı tabela Maud'un hayatının dönüm noktası olacaktır.

Fazlasını istemiyorum, anlıyor musun? Önümde bir fırça olduğu sürece, umrumda değil.

İlk bakışta ağır bir dram filmi gibi gözükse de Maud'un hayata karşı duruşu, saflığı ve güzel gülüşü sayesinde hüznün yanında içinizi umutla ve huzurla dolduracak bir film. Maud çizimlerinde kullandığı renklerle bizi gri tonlarında hüzünlü bir yaşam öyküsünün çok daha ötesine götürüyor. Maud'un mütevazi kişiliğinin yanında mutluluğu çok basit şeylerde araması, kaybettiğimiz veya kaybetmek üzere olduğumuz bazı değerleri de sorgulatacak nitelikte. Yönetmen Aisling Walsh pek çok duyguyu izleyiciyi yoğun diyalog içeren sahnelere boğmadan görsellikle ve oyuncu performansıyla aktarmayı başarıyor film boyunca. Bu durum da son derece çarpıcı ve dramatik bir yaşam öyküsünü masalsı denebilecek bir güzellikte dingin ve huzurlu bir şekilde izlemenizi sağlıyor.

Bir pencere. Pencerelere bayılıyorum. Pır pır eden bir kuş.Yaban arısı. Her zaman farklıdır... Hayatın tümü. Hayatın tümü çoktan çerçevelenmiş.

Uzun zamandır böylesine güçlü ve doyurucu bir film izlememiştim. Filmin hikayesi, Sally Hawkins 'in ve Ethan Hawke'ın oyunculukları ve başından sonuna kadar sunduğu her biri eşsiz bir tablo niteliğindeki çekimleri sayesinde bir solukta izleyebileceğiniz muhteşem bir film. Etkileyici bir yaşam öyküsüne tanıklık edeceğiniz, harika oyunculuk ve tablo kıvamında görselleriyle göz dolduran içi dolu bir film izlemek istiyorsanız bu film tam da aradığınız şey. 

NE OKUDUM NE İZLEDİM PUANI